
İngilizce konuşabilmek birçok kişinin ulaşmayı amaçladığı ve bu durumu önünde ciddi bir engel olarak gördüğü bir dil. Dünyanın büyük bir çoğunluğu bu dili konuşuyor, internet ve bilgisayar dünyasında çok yoğun kullanılıyor. Ülkemizde de birçok kişinin üzerine yığınlarca para ve emek harcadığı bir uğraş. Ancak genel amaç şudur: İngilizce konuşabilmek.
Peki, dili öğrenmenin bir püf noktası var mıdır? Evet. Motivasyonla ve düzenli bir şekilde yapılan hiçbir uğraş uzun süreçte değerlendirilince neticesiz kalmaz. Dil ediniminde bu motivasyonun ve düzenli çalışmaların korunması çok önemlidir. Dolayısıyla arada sırada bizi motive edecek bir şeyler bulmamız gerekiyor. Bizler genel olarak yapabildiğimiz şeylere ilgi duyarız. Diğer taraftan yapamadığımızı gördüğümüz şeylere de yabancı kalırız ve yapmayı sevmeyiz. Başarısız olacağımızı düşünmektir bizi bu şeyleri sevmemeye iten. Zaman içinde bu durum bir kısır döngü ortaya çıkarır. Başardığımız şeyleri ise sevdiğimiz için daha fazla deneriz ve zaman içinde daha da yetkin hale geliriz. Bu durum da başarınızı ve motivasyonunuzu arttırır. İngilizce öğreniminde de bu sürece girebilmektir aslında başarıyı beraberinde getirecek olan.

YDS, YÖKDİL Sınavlarının Ölçtükleri!
Dil edinimi üzerine yığınla yaklaşım bulabilirsiniz ve bunların hepsi yönergelerine uygun bir şekilde yapılırsa muhakkak başarı getirir. Ancak bu yaklaşımlardan bazıları bazılarına nispeten daha randımanlı ve kısa sürede sonuçlar verir. Bu ise kültürden kültüre, bireysel öğrenme farklılıklarına vb. durumlara göre değişkenlik gösterir. Dil eğitimimizdeki temel hata anlama üzerine yoğunlaşacak bir program sağlanmamasıdır. Anlamanın yerini ezberi gerektiren bilgiler alıyor ve bilginin kalıcılığı ve etkin şekilde kullanımı indirgenmiş oluyor. Özellikle vurgulamam gerekir ki, ülkemizde geçerliği yüksek olan YDS, YÖKDİL, YKSDİL, TEOG gibi sınavlar öğrencilerin sadece okuduğunu anlama becerisini, kelime bilgisini ve daha da öne çıkan bir şekilde gramer bilgisine dair becerileri ölçer.
Sadece bu dil becerilerinde başarıyı öngören eğitimler ise sadece bu becerileri netice verecektir. Nihayetinde ülkemizde olduğu gibi İngilizce konuşabilmeyi, İngilizce yazabilmeyi sonuç verme konusunda yetersiz kalacaktır. Gramerin ön plana çıktığı eğitimler bilinçaltına gramerin çok önemli olduğunu yerleştirir. Sonuç olarak mükemmeliyetçiliği tetikler ve bireyi tereddütlerle doldurur. Gramer bir araç iken amaç olmuş olur.
Dil edinimi ve dört temel beceri
Bütün diller dört temel beceri üzerine kuruludur. Okuma, Dinleme, Konuşma ve Yazma becerileri. Anlamak bu becerilerin dördünü de kuşatır. Ders aktiviteleri süresince anlama düzeyiniz ne kadar yüksek ise, yapılan aktivitenin verimi de o nispette yüksek olur. Ancak öğrenmek ve edinmek arasındaki temel farklılıkları bilmekte yarar var. Edinmek, bir bilginin anlama süzgecinden geçerek tabir yerinde ise “size mal olması” manasına gelir. Bilinçaltı bir süreçtir yani edindiğinin farkında değildir edinen kişi. Çocukların anadillerini edinmeleri gibi. Öğrenme de ise öğrenen bir şeyler öğrendiğinin farkındadır. Gramer dersinde olduğu gibi. Bu durumda ise öğrenilen bilgi çok ciddi bir tekrar ve uygulama gerektirir. Zaten aksi halde öğrenilen bilgiler unutulur gider. Yıllar önce aldığınız uygulama ya da sentez seviyesine çıkmamış birçok derste edindiğiniz bilgileri buna örnek olarak verilebilir. Dolayısıyla dili edinebilmektir konuşmayı netice verecek olan. Bilinçaltı öğrenmeyi tetikleyebilecek bir eğitime tabi tutulmanız gerekir. Bu durumda daha akıcı ve doğal konuşabilmeniz, yazabilmeniz mümkün olur.

Anlaşılabilir Dil Girdisi Ne Demektir?
Dil becerilerinden okuma ve dinleme becerilerinde dışarıdan algılarımıza gelen mesajlar vardır. Konuşma ve yazma becerilerinde ise bireyde mevcut olan bilgiler sözlü veya yazılı olarak dışarı çıkar. Okuma ve Dinleme yoluyla algılarımıza gelen bilgiler Input (girdi) olarak değerlendirilir. Konuşma ve yazma şeklinde dışarıya çıkan bilgiler ise output, production (çıktı, ürün) olarak bilinir. Beynimizde bir merkezin dil edinimiyle ilgilendiğini varsayarsak, bu merkezin hangi faaliyetlerde daha etkin olarak çalıştığını tespit edebilmektir önemli olan. Bizler hangi faaliyetleri yapında dil edinimi başlıyor? Bu sorunun cevabını edindiğinizde, sonrasında yapmanız gereken bu merkezin düzenli bir şekilde çalışmasını sağlamak ve ona harcayacağı hammaddeyi sunmaktan ileri değildir. Ürün olan konuşma ve yazma becerileri bir sonuç olarak zaman içinde kendiliğinden ortaya çıkacaktır.
Bu durum anadilini konuşmaya başlayan bir bebekte de aynı sürece karşılık gelir. Doğal olanı anlattığı içinde bu yaklaşıma doğal yaklaşım (Natural Approach) adı verilmiştir. Bebek kendisine sadece dinleme yoluyla gelen mesajları anlamlandırmaya başlar. Anlamlandırdığı inputlar zaman içinde daha da karmaşık yapılara dönüşür ve dil öğrenme merkezinde bulunan kota belli bir düzeye ulaşınca da konuşma becerisi olarak dışarı çıkar.
Çocukların dili öğrenmeye olan yatkınlıkları onların herhangi bir önyargıdan uzak olmaları temeline dayanır. Dil öğrenmeye bir engel, bir zorluk gibi bakmadıkları için, doğru etkinlikler uygulandığı takdirde, belir bir süre sonrasında o dili öğrenememeleri imkânsızdır velev ki dil öğrenmelerine fiziksel bir engel olmasın.

İkinci Dil Değil, Yabancı Dil!
Ülkemizde İngilizce dili ikinci dil değil, yabancı bir dildir. Sokaklarda, televizyonlarda yaygın olarak kullanılmadığı için bu böyledir. Bu durumun getirdiği bazı dezavantajlar vardır. Şunu belirtmek gerekir ki, çocuklar için dil edinme sadece dinleme ve anlamlandırma yoluyla gelişir. Yetişkinler için bu sürece okuma becerisi de eklenir. Netice itibarıyla bu dil ediniminde geçen süreci hızlandırmakta ciddi öneme sahiptir.
Yapılması gereken seviyenize uygun ve anlama oranınızın %70 lerin altına düşmeyeceği okumalar ve dinlemeler yapmaktır. Bu okuma ve dinleme materyallerinin ilginizi çeken konulardan oluşması ediniminizi olumlu bir şekilde etkiler. Diğer taraftan bir düzen içinde bu çalışmaya devam etmek gerekir. Çalışma materyallerinizin seviyesi anlama oranınızın gelişmesiyle artarak devam edecektir. Okuma ve dinlemeleri yaparken okuduğunuz, dinlediğiniz metnin içine dalabilmeniz çok önemli bir etkendir. Bu seviyeye ulaşabileceğiniz okumalar ve dinlemelerle İngilizcenizin çok hızlı bir şekilde (bilinçaltı düzeyde) gelişecektir. Konuşma becerinizin ortaya çıkması için gerekli olacak donanım bu bilinç altı düzeyin belirli bir miktara ulaşmasından ibarettir.
Not: En azından B1 seviyesine ulaşana kadar bu gelişimin kontrollü bir şekilde yapılması dil edinme hızınızı daha da hızlandıracaktır.
saygılarımla.
Diğer blog yazıları:
- İngilizcede Koşul Cümleleri Kullanımı
- IELTS Speaking Testinde Başarı | 10 Tavsiye
- TOEFL Nedir? | İngilizce Özel Ders
- More ReadIng, less Obstacles!
- İngilizce Yazma Becerisi